Muhterem Fazıl Beyefendi;
Sizi ilk kezYanya'nın Gözyaşları'nda tanıdım ve kıvanç duydum... Daha sonraları, sizden sitayişle bahsettiğim (geçen milenyumdan kalma) bir arkadaşımla (ATIF AKÇİN) tanışmanıza vesile oldum.. Ama, maalesef, YANYA bloğuna girebilmem ancak bu gün nasip oldu..(Blog sözcüğünün dilimizde henüz tam bir karşılığı oluşamadığı için aynen kullanıyorum). Bloğunuz tam bir deryâ.. İçinde kaybolmamak, girdikten sonra zamânı unutmamak olanaksız.. Bu nedenle her yazıyı henüz gerektiği gibi okuyabildiğimi söyleyemem.. Ancak, izninize sığınarak bir hususu sormak istiyorum: Girişte, Yanya'dan sonra aynı yerin avrupalılarca bilinen iki ismi daha zikredilmiş. (Kültürel bir zenginlik) Tabii ki Türkçe isim önce yazılmalıydı, öyle de yapılmış; fakat hemen alttaki tanıtımda Türkçe metnin niye en sona bırakılmış olduğunu anlayamadım, cehlimi hoş görün. Büyük olasılıkla çok geçerli bir nedeni vardır. Bu konudaki aydınlatıcı bilgi için peşinen teşekkür ederek saygılarımı ve, haddim olmayarak, takdirlerimi arzediyorum..
MG
Sayın Gürman;
Öncelikle bana Muhterem Fazıl Beyefendi şeklinde hitap etmeniz beni ziyadesiyle mahcup etti. İstirham ediyorum: Ben muhterem sıfatına henüz lâyık olduğuma inanmıyorum. Gene de bu iltifatınıza müteşekkirim. Sağolun efendim. İkinci olarak: Fazıl benim göbek adım. Annemin babası dedemin adı. Bugüne kadar sadece resmi yazışmalarda kullandım. Ama artık çok hoşuma gidiyor. Hiç görmediğim, annemin bile beş yaşında yitirdiği dedemin adıyla anılmak farklı bir hoşluk veriyor içime. Zaten çok uzun zamandır onun yüzük taşını boynumdaki zincirde taşıyorum. Üstünde "Ya Hafız" hak edilmiştir. Dedemin vefatını müteakip ninem, sonra annem taşımış. Uzun zamandır benim boynumda. "Ama, maalesef, YANYA bloğuna girebilmem ancak bu gün nasip oldu" cümlesiyle beni üzdünüz. Ama bu ihmalimi, bu hatamı bağışlayacak kadar engin bir yüreğiniz olduğundan eminim. En azından çok çaba sarf ederek Yanyalılar arasında sanal bir toplantı yeri oluşturabildiğimi kabul ettiğinizi hissediyorum. Belki bu da tarafınızdan bağışlanmamı kolaylaştırır. Başlık yazısının altındaki açıklama yazısında Türkçe ifadeyi neden sona koyduğumu soruyorsunuz. Yegâne neden farkında olmamak. Doğrudur. Uyarınızı saygıyla karşılıyorum ve ilk fırsatta başa alacağım. Bu ifadeyi ve başlığı üç dilde yazmam neticesinde günümüz Yanya'sından da insanlarla temas kurabildim. Ne mutlu bana ki; çabalarım ses getiriyor, Yanyalılar Blog'umu takip ediyorlar ve haberleşiyorlar. Çok mutlu ve huzurluyum. Garip bir inancım var: Annem ve ninemin beni seyrettiklerini ve takdir ettiklerini düşünerek rahatlıyorum. Borcumun bir kısmını, Okyanus'ta bir damladan da küçük bir bölümünü ödüyormuşum gibi geliyor bana.
Sağ olun, var olun. Teşekkür ve saygılarımla,
Fazıl Bülent Kocamemi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder