29 Haziran 2009 Pazartesi

KÂTİP ÇELEBİ ÜSTADIMIZ YANYAYI ANLATIRSA...

"... Bu şekil ve bu büyüklükteki kale içinde dört mahalle bulunur. Müslüman mahalleleri olup asla kefere yoktur. Aşağı mahalle, yukarı mahalle, orta mahalle ve Paşa Mahallesi olarak söylenirler. Hepsi sekiz yüz hâne olup, altlı ve üstlü, kiremit örtülü, kâgir, bahçesiz gelişmiş evlerdir..."

"Yanya Şehri Varoşu: Bu şirin varoş söz konusu kalenin güneybatısında kurulmuştur. On sekiz mahalledir. Bunlar İslâm mahalleleri olup 14 adet kefere mahallesi ve 4 adet de Yahudi cemaati mahallesi vardır, Kanlı çeşme yanında da bir adet çingene mahallesi vardır. Bu hesap üzere Yanya şehri hepsi otuz yedi mahalledir. Bunlar sırasıyla Saray Mahallesi, Namazgâh Mahallesi, Loça Mahallesi, Şap Şâdân Mahallesi, Lesariça Mahallesi, bu mahalle şehrin ortasında olduğundan burada bulunan saatten dolayı buraya Saat Mahallesi de derler, çok doğru bir ibret verici saattir, Domuz Mahallesi, tamamen keferelerdir, Pelyo Kobyor Mahallesi, Turkopalko Mahallesi, Kanlı Çeşme Mahallesi... meşhur mahalleler bunlardır."


"Giyinişleri: Bütün ayân ve ileri gelenleri başlarına sarıklar sarınıp, samur kürk ve ipek hilatlar giyerler. Gençleri sıkma çuka ve kadifeden elbiseler giyerler. Başlarına giydikleri kırmızı kumaştan samur kalpaklarının kenarları siyah şeritlidir. Bellerine ipek kuşaklar sarıp, pala denilen bıçaklar taşırlar. Sıkma kopçalı çakşır giyinip, ayaklarında kabâdi Rumeli tarzı sarı pabuçlar giyerler. Çeşitli renkli kumaşlardan yapılmış kontuşlar giyip İrem bağı tavusu gibi pazar ve çarşıda dolaşıp, arz-ı endâm ederler. Son derece âşıkperest dilberleri olur. Ama edeplidirler. Zira yiğit vilâyetidir."

"Kadınlarının Giyinişleri: Bütün reâyâ kızları başlarına beyaz astardan kat sarığı sarıp, saçlarını sarkıtıp, yüzleri ve gözleri açık olarak çuka dolamalar ve çeşitli giysiler giyerler. Diğer diyarların kızları gibi fistan giymezler. Ama şehrin kefere kadınları başlarına kırmızı yedekçi biratası prankona çuka giyip gezerler. Kanlı Çeşme yanındaki çingene mahallesi kadınları da kefere kadınları gibi kırmızı çukadan yedekçi biratalar giyip, kocalarına çekiç çalıp, körük çekip demircilik ederler. Gayet çirkin çehrelerdir."

"Bütün reâyâları Rum ve Arnavut’tur. Başlarında sivri bir siyah takke giyerler. Onun sivri ucuna bir karış yüksekliğinde Arnavut kalpağı giyerler. Başlarına asla faydası olmaz. Sanki giymemiş gibi durur. O kalpağı pirinçli bir zincir ile başlarına ve boğazlarına bağlarlar. Başları Adana kabağı kadar büyük olup, üzerlerinde kalpakları küçücük kalır. Tepelerinde durduğu için sanki kelebek kuşu gibi durur. Elhâsıl acaip bir toplulukturlar. Libasları koyun yapağısından şallardır. Gayet heybetli, tuvânâ ve zinde olarak çalışırlar. Hepsi de çok zengindirler."

(Katip Çelebi'nin Yanya'yı anlattığı metnin tamamı "Yanya'nın Gözyaşları" adlı kitabımda bulunmaktadır.)

Hiç yorum yok: