18 Temmuz 2014 Cuma

SAYIN M. CEM ORANAS BİR SÜRE ÖNCE BU SAYFALARDA SİZLERLE PAYLAŞTIĞIM ESKİ YAZI İLE BASILMIŞ "YANYA CİNAYETİNİN İÇYÜZÜ" ADLI MAKALEYİ ÇEVİRMEK LÜTFÛNDA BULUNMUŞ VE BANA GÖNDERDİ. kENDİLERİNE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM VE SİZLERLE PAYLAŞIYORUM:


YANYA CİNÂYETİNİN İÇ YÜZÜ
(Ayın Tarîhi Mecmuası Ankara, Şubat 1924 (1340))
(Çeviri yazı ve tercümesi: M.Cem Oranos 2014)

Hafî (gizli) rapor:
Malûm olduğu üzere, Yunanistan ve Arnavutluk hudûdunun tayini ile iştigâl eden beynelmilel komisyon azasından İtalya murahhası, general Tellini’nin 27 Ağustos 1923 de fecî bir suretde katli ve bilmukābele Korfu Adası’nın İtalya tarafından rehine olarak işgāli üzerine, birçok heyecanlı buhranlı devrelerden sonra bu dava Paris’de mün’akid (kurulan) Süferâ Konferansı’na havale edilmiş, mezkûr konferansda Eylûl’ün yedinci günü Yunanistan aleyhine i’ta’ etmiş olduğu, âtideki (aşağıdaki) hükümleri Yunanistan’a tebliğ edilmişdi (bildirilmişti):
1. Yunanistan, İtalya ve düvel-i müttefike’ye merâsim-i mahsûsa ile
tarziye verecek (özür dileyecek),
2. Yunan Hükûmeti; Fransız, İngiliz, İtalyan ve Japon murahhaslarının nezâreti altında tahkîkat ve taharrîyyat icrâsı (araştırma ve soruşturma),
3.  Lahey’deki beynelmilel Adalet Muhâkeme-i Daire’si tarafından takdîr
olunacak mıkdarda tazmînât-ı nakdîyenin (para cezasının) İtalya’ya i’ta’sı (verilmesi), (Beynelmilel Adalet Muhakemesi bu hükmü tahkîkat komisyonunun raporundaki delâîle istinâden i’ta’ edecekdi.)
Bunlardan başka, İsviçre Milli Bankası’na Elli miyon İtalyan Liret’i
yatıracak ve Lahey Muhâkemesi’nin i’ta’y-ı hükm etmesiyle, bu meblağın hepsi yahud muayyen mıkdarı bankadan İtalyan Hükûmeti’ne devr olunacakdı.
Süferâ Konferansı’ndan Yunanistan’a i’ta’ olunan diğer bir nokta da bildirildiğine göre, Yunanistan ve Arnavutluk’da icrâ olunacak tahkîkatın icrâsına 17 Eylûl’de başlanılacak ve beş gün zarfında komisyonun ıtlâ’at ve mütâlaat-ı evveliyesini telgrafla Süferâ Konferansı’na bildirecekdi ve eğer 27 Eylûl’de komisyon tahkîkatdan bir netice çıkmadığını ve yunanlıların icray-ı tahkîkatda havâhişsiz (hevessiz, isteksiz) davrandıklarını anlayacak olurlarsa, süferâ konferansı tedâbir-i saîreye mürâcaat hakk ve salâhiyyetini muhâfaza ediyordu.
Halbuki: 26 Eylûl’de henüz tahkîkat nâtamam iken, komisyon tarafından mu’tî (verilen) rapor neşr edilmeksizin, Süferâ Konferansı âher (başka) bir karar itthâz etdi. Yani İtalya’nın mutâlebini (isteğini) tatmîn ve mahfûz elli milyon Liret’in İtalya’ya i’tâsını emr etmekle Korfu’nun tahliyesini de temîn eylediler.
Bu karar birkaç nokta-i nazârdan ümîd ve intizâra (bekleme) mugayyır idi. Evvelce Lahey Muhakemesi’ne müracaat hakkında verilen hükm terk edilmişdi ve Süferâ Konferansı’nın son karârı i’tâ’ husûsunda istinâd etdiği tahkîkat raporu yalnız nâtamam olmakla kalmayıb büsbütün sırr (gizli) halinde tutulmuşdu.
Bu gün ise, aylardanberi sırr hâlinde kalmış olan bu raporun iki safhada Süferâ Konferansı’na verilmiş olan aksamı (kısımları) İngiliz matbûâtından Mançester Gardiyen Gazetesi tarafından elde edilerek neşr olunmuşdur (yayınlanmıştır).


Raporun metni:
Süferâ Konferansı, 8 Eylûl 1923 de ittihâz etdiği mukarrerât mucibince Yunaistan-Arnavutluk hudûdunu tayîne memûr komisyondaki İtalya heyet-i murahassası aleyhinde, 1923 senesi Ağustos’unun yirmi yedinci günü irtikâb olunan (işlenen) cinâyetin faillerini meydana çıkarmak üzere Yunan Hükûmeti tarafından icrâ olunmakda olan tahkîkâta nezâret etmek içün Yanya şehrine Fransız, İngiliz, İtalya ve Japon murahhaslarından mürekkeb ve Japon murahhasının taht-ı riyâsetinde bir komisyon irsâline (yollanma) karar vermişdir.  S/34
S/530
Reis, Japon mîralayı (Şibuya), Mîralay (Boyd?) İtalya, kaymakam (Lakomeb) Fransa, binbaşı (Herins) İngiltere’den mürekkeb olan beynelmilel murakabe komisyonu 17 Eylûl’de Yanya’da in’ikad (toplantı) ederek icrâat plânının hudûd-ı umûmiyesini tesbît etmişdir.
Komisyon icrây-ı vazîfe etdiği esnâda, menâbi-i âtîyeden (eski kaynaklar) istihsâl-i ma’lûmât ve şehâdet eylemişdir:
1. Yunan arazîsinde Yunan Hükûmeti mümessili mösyö (Bendiramis?)’in muvâcehesinde: memûrîn-i mahalliye tarafından icrâ edilmekde olan tahkîkat ve taharriyâtı murâkabe ve tesrî etmek üzere Atina’dan Yanya’ya Yunan Hükûmeti tarafından gönderilmiş olan muhâkeme-i temyîz müdde-i umûmîsi (savcı).
Yanya’da bidâyet muhakemesi müdde-i umûmî muavini.
Yanya muhakeme-i cinâyet müstantiki (sorgu hakimi).
Yanya’daki 18 inci fırka-i askeriye kumandanı olan mîralay.
Cinâyeti evvelâ ihbâr etmiş olan kaymakam (Bucaris?)
Atina’dan gönderilmiş olan jandarma kumandanı.
Yanya jandarması kumandanı olan mîralay.
Mahal-i cinâyete en yakın olan muarız kıtaât ve karakollara kumanda eden zabitân.
Kakavya hudûd karakolu telgrafcısı ki: Beyânâtı ehemmiyet-i mahsûsayı hâiz idi.
Yanya müstantiki tarafından şehâdetleri dinlenmiş olanı başlıca sivil şahıslardır:
Yunanistan Hükûmetine merbût bulunan ve Yunan Hükûmeti tarafından yapılan tahkîkata iştirâk eylemiş olan mister (Rid?)
2. Arnavutluk toprağında Arnavutluk Hükûmeti mümessili olan (Mehdi Ferâşâdi?) bey’in huzûrunda isticvâb edien (sorgulanan) şahidler:
Yunanistan-Arnavudluk hudûdunu tayîn eden komisyonda Arnavudluk mümessili Mösyö (Berâtî?)
Arkiro Kastro kaymakamı.
Kavesi karyesi sekenesinden (oturanlarından) (Timyululiv?) isminde bir adam ki: ifâdesi, hâiz-i ehemmiyet-i hevâdî (önemli yolgösterici sözler) ihtiva etmektedir.
3. Komisyon cinâyetle alakadar farzıyla iki kişiyi daha istintak etmişdir.
Arnavutluk’da eşkiyâdan (Memo?) ki, yunânî el-asl olub (yunan asıllı), Yunaistan’da idâma mahkûm olduğundan Arnavutluk’da mülteci olarak sakin bulunmaktadır.
Arkiro Kastro’da eşkiyâdan İstefan Seriye? ki, Arnavud Hükûmeti tarafından cinâiyyeye âid şübhe üzerine tevkîf edilmiştir. (12 Eylûl’de)
İşbu raporlar ve ona merbût vesâik, memûrîn-i hükûmetle salifü-z-zikr şuhûd (adı geçen şahitler) mütteheminin (suçluların) ifâdeleri esâsına istinâd ettirilmişdir.

Birinci Rapor:
Süferâ komisyonundan alınan talimât mucibince, tahkîkat komisyonu ilk beş gün zarfında tahkîkatını 22 Eylûl’de mezkûr konferansa telgrafla bildirmişdir. Birinci raporda komisyon kesb-i ıttılâ’ (bilgi edinme) ettiği mevâdı (maddeleri) ber-vech-i âti (aşağıda olduğu gibi) hülâsa eylemişdi:
“Mevcûd olan müşkilât ve halledilecek mes’elenin karışıklığı sebebiyle Yanya beyne-l-düvel komisyonu mesâisinin bu safhasında 27 Ağustos tarihinde îka’ olunan (yapılan) cinâyetin mes’ûliyeti hakkında sağlam, muayyen komisyon azasının ittifâk ârâsına (oy birliği) mukarin (uygun) bir fikir tesbit ve beyânına muktedîr olamamışdır. Komisyon tarafından cem’ edilen (toplanan) ifâdelerden ve yapılan tedkîkatdan şu netice çıkar ki:
1. Bu cinâyet o kadar dakik düşünülmüş şerâit (şartlar) altında ihzâr (hazır) olunmuşdur ki: ya bir siyâsî cinâyet olduğu, yahûd General Tellini aleyhinde bir intikam fiili bulunduğu aşikâr (açıkça belli) olub, generalin yanında olanlar mahaza ortada sağ kalarak şahid teşkîl etmemek üzere katiller tarafından kurbân edilmişlerdir.
2. Cinâyeti müteâkib Yunan memûrîn-i hükûmeti tarafından yapılan tahkîkatda bunların ihmalleri vakı’
S/531
olduğuna şübhe kalmamışdır. Fakat komisyon tarafından bu âna kadar yapılan tedkîkat ve müşâhidât meydana çıkan bu ihmâllerden dolayı Yunan Hükûmeti’nin mi mes’ûl olması lâzım geleceğini, yoksa bunların nakıs tahkîkat-ı cinâiye için vesâit-i kâfiyeye gayr-ı mâlik bir polis idâresinden ileri geldiğini sûret-i kat’iyede isbât edecek derecede tamam değildir.
Hal-i hazırda komisyondaki İtalya mümessili bilhassa manevî esbâbdan dolayı mezkûr ihmallerden Yunanistan Hükûmetinin mes’ûl olduğu nazariyesini kabûle temâyül ediyor. Diğer üç mümessil ise ikinci şıkkı kabûle mütemayil bulunuyor.
3. Cânilerin taharrîsi (sorgusu): Bu maddede dahî komisyon Yunanlıların birkaç ihmallerini meydana çıkarmışdır. Fakat şurasını da meydana koymak lâzımdır ki: Bir tarafdan cinâyeti ihâta eden hevay-ı esrâr (gizemli durum) ve vahşet, diğer tarafdan memleket ve arazînin şekl-i tabiatı, tahkîkat icrâsını pek ziyâde işkâl etmişdir (güçleştirmiş).
4. Komisyon tathkîkatını kemâl-i faâliyetle takîb etmekde ve mücrimlerin (suç işleyenler) taharrîsi içün Yunan Hükûmeti’ne de şiddetli mürâcatlarda bunmaktadır.

Son rapor:
Komisyon 22 Eylûl’de mesâîsi hakkında malûmât vermek üzere Paris’e davet olunduğunu 27 Eylûl’e kadar tahkîkat ve taharriyâtına hem Arnavutluk’da hem İspir’de devam etmiş olub netayic-i tahkîkatını ber-vech-i âtî (araştırma sonuçlarını aşağıda) tesbît eyliyor:  

Cinâyetden evvel

B.1/ Cinâyetden evvel general Tellini aleyhine pek şiddetli bir matbuât hücumu açılmış, General Arnavudluk-Yunanistan hudûdlarının tahdîdi mes’elesinde Yunanistan’ın ziyânına ve gayr-ı âdilâne olarak Arnavudluk’a muâvenet (yardım) etmekle ithâm olunmuşdu. Heyecanlı Yunan vatanperverleri tarafından meydana çıkarılan bu ithâmât ve muhâcemâtı yatıştırmak ve ya efkâr-ı umûmiyeyi tashîh etmek üzere, Yunanistan Hükûmeti’nin hiç çalışmadığı anlaşılıyor.
B.2/ 27 Ağustos cinâyetinin îkâından (işlenmesi) evvel Yanya’dan Sânti Kuranta’ya giden tarikin (yolun) Arnavudluk-Yunanistan hudûduna temâs etdiği noktada ki, Kakavya mevkîne doğru hudûd mıntıkasında bir takım eşkiyâ çetelerinin zuhûr etdiğine dâîr Yanya’da ceryân eden şayîalardan İspir Vâli-i Umûmîsi ile Yanya hükûmeti haberdâr idi. Cinâyetden üç, dört gün mukaddem (önce) İspir Vâlisi Birindizi’ye geçmek üzere Sânti Kuranta’ya inecek olan İtayan konsolosuna yanına muhâfız almaksızın hareket etmemesini ihtâr eylemişdi. Bu ahvâl ve şerâite nazaran yine o memûrîn hükûmetin şübheli mıntıkada tayîn-i hudûd komisyonunu muhâfaza etmek üzere tedâbir ittihâz etmemiş oldukları pek ziyâde ta’accübe şâyândır.
General Tellini’nin hükûmetden muhâfız taleb etmediği hatta mûmâ-ileyh’in (yukarıda anılan kişi) teklîf olunan muhâfızları reddedeceği kabûl olunsa dahî, muhâfızların kabûl edilmesi husûsunda hükûmetin ısrâr eylemesi ve generalin katî reddine mukabil ahvâl-i muhtemeleye karşı hükûmetin mesûliyetden biri olduğuna dâîr söz alması muvâfık-ı ihtiyât (uygun düşünce) olurdu.        

Tahkîkatın sûret-i icrâsı:

Yunan Hükûmeti’nin yapdığı tahkîkat-adlîyenin, Yunan memûrîn-i hükûmetinin çalışmayı mu’tâd (alışılmış üzere) etdikleri tarza nazaran mümkün olduğu süratle icrâ olunduğu komisyon nezdinde sûret-i umûmiyede tahkîk eylemişdir. Bu tahkîkat bazı mühim fasılalar arz etmekde olduğundan, komisyon, Süferâ Konferansı’nın dikkatini ber-vech-i âti bu noktalar üzerine celb eder:  
C.1/ Cinâyetin yevm-i vukûunda (27 Ağustos 1923) General Tellini ile refîkalarını hâmil olan otomobil, Arnavudluk Heyeti’ni hâmil olan otomobilden birkaç dakikalık mesâfe geriden gidiyordu. Arkadan gelen otomobilde beş kişi bulunduğu hâlde, bunlardan hiç biri Yanya müstantîki (sorgu hakimi) tarafından isticvâb olunmamışlardır (sorgulanmamışlardır).
S/532
Halbuki: Bu zevâtın ifâdelerinde ehemmiyetli noktalar bulunabilirdi.
C.2/ Cinayetin an-ı icrâsında, general Tellini’yi hâmil olan otomobil, o civârda mevzî almış olan kâtiller tarafından yolun ortasında aykırı vaz (yerleştirilmiş) edilmiş üç ağaç gövdesiyle tevkîf olunmuşdu (durdurulmuştu). Bu maniâ, mahkeme içün delîl ve emârât (belirteçler) teşkîl edebilirdi. Bu maniâyı teşkîl eden parçalar üzerlerinde mevcûdiyeti muhakkak olan parmak izlerinin alınması içün mutlaka hıfz olunmalı idi. Yunanistan Hükûmeti tarafından fi-l-vâkî (olası) bu maksadla emir verilmemişdir. Fakat bu evâmirin (emirlerin) lâzım geldiği kadar vâzıh (açık) ve katî (kesin) olmadığı anlaşılıyor. Cinâyetin vukû bulduğu akşam bu dallar ortadan gaîb olmuş (kaybolmuş). O civârdaki Yunan askerî karakolu efrâdı tarafından yakılmışdır. Halbuki: Karakolun etrafındaki arazîde yakacak odun yok değildi.

Mücrîmlerin takîbi husûsunda Yunanistan’ın mes’ûliyeti:
Cinâyet, Ağustosun 27nci günü ale-s-sabah saat 9 raddelerinde vukûa gelmişdir. O esnâda Yunan memûrîn-i askeriyesi, general Tellini’nin otomobilinden ileride giden Arnavud hey’et-i murahassasının cinâyet haberini almaması içün ellerinden geleni yapmışlardır. 27nci günü akşaa kadar bu heyet, hadiseden bîhaber kalarak generalin mevîd-i mülâkatına (buluşma yeri) adem-i muvasalatından (varamamasından) dolayı büyük bir taaccüb (şaşkınlık) duydukları gibi Yunan memûrîn-i askeriyesi, Arnavud Heyeti’nin Yanya’ya avdetine de mümânaat etmiş (engel olmuş), ancak ba’de-z-zevâl (öğleden sonra), saat 7 de ve birkaç defa taleb ve ısrâr vukûundan sonra heyetin Yanya’ya avdetine müsâade olunmuşdur.
Arnavud hey’eti, otomobillerinin bozulması dolayısıyla yollarında tevakkufa (durmaya) mcbûr olunca Kakavya hudûd karakolu zâbitândan, general Tellini’nin ne içün tehîr etdiğini sormasını taleb etmişlerdi. Aldıkları cevâb ise, general Tellini’nin yorgun düşerek maiyetiyle Yanya’ya avdet etdiği merkezinde idi. Ancak ertesi sabah idi ki: Arnavudluk heyeti felâketi anlamağa muktedîr oldu. Heyete mahal-i cinâyetde 8 nci Yunan fırkası kumandanı olan bir mîralay cinâyeti tafsilâtıyla anlatdı. Mahal-i cinâyetden ancak on kilometre uzakda bulunan Arnavud Heyeti’nin mükerrer suallerine karşı, Yunan memûrları tarafından ne içün cinâyet-i vâkıadan haberdâr edilmedikleri hayrete şâyan bir hadisedir. Kakavya kumandanı olan zâbit pek yakında bulunmakda olub, elinde bir de telefon vardı ki, tabur deposuna merbutdu (bağlıydı) ve o zâbit bu telefon ile Arnavudluk Heyeti’nin Kakavya’ya avdet etmesinin menni içün emir vermişdi.
Şurasını da nazar-ı dikkate almak münâsibdir ki: Kakavya, Arkiro Kastro’dan ancak kırk kilometre yani, 25 mil mesâfededir ve mevcûd olan bir Arnavudluk telefonu, Arkiro Kastro polis müdüriyeti ile muhâbereyi taht-ı imkâna sokar. Binâenaleyh, şâyed cinâyetin vukûu anında Arnavud heyeti haberdâr edilseydi, hudûdun Yunanistan tarafından olduğu gibi, Arnavudluk tarafında da süratle tedâbir-i lâzıma ittihâz olunurdu. Bu vechle teşkîl ve takviye edilecek tarassud (gözetleme) şebekesinden mücrimlerin (suçluların) imkân-ı firârı (kaçabilme şansları) çok az olurdu.
İngiliz mümessil şu fikirdedir: Arnavudluk Heyeti’nden cinâyet bu kadar dikkatle gizlenmişse, bunun sebebi şübhesiz mîralay Bucaris’in? Hududdaki Arnavud köylerinin vakıadan haber alarak ihtimâl, vak’ada alâkası, alaya malûm olan birtakım eşhâsı (kişileri) saklamağa vakit bulmaları ve mücrimlerin derdestine (yakalanmalarında) müşkilât irâs eylemeleri (güçlüğe uğrayacakları) korkusundan ilerli geliyordu.
İngiliz mümessili, bu fikir ve mütâlaasını kendi tecrübesi üzerine binâ ediyor ki, Anadolu’da vukûa gelen bir hadisede kendisi de bu sûretle hareket etmişdi.
S/533
Hudûd karakollarında dikkat ve basîretin tezyîdi (artırılması) ve mücrimlerin takîbi içün Yunan memûrîn-i askeriyesi tarafından tam vaktinde emir verildiği anlaşılıyor. Fakat şu da anlaşılıyor ki: yine bu memûrîn-i askeriye kendi tarafından veyahûd mâdûnları (astları) vasıtasıyla iatâ olunan emirlerin mevkî-i tatbîke konulub konulamadığını, bizzât tedkîk ve tahkîke ehemmiyet vermemişlerdir. Bu zâbitân ve memûrîn-i askeriye kendilerine şifâhen (sözle) verilen malûmat ile kanâat etmişler ve bilhassa mücrimleri takîbe memûr müfrezelerin kumandanları tarafından alınan tedâbîrin vaziyete göre mertebe-i kâfiye ve lâzımada bulunduğu hakkında komisyona temînât-ı kavîye îtâ eyleyememişlerdir (sağlam bir güvence verememişlerdir).
Bu ahvâl ve tekâsüller de (ilgisizlikler) her şeyden evvel Yunan talîmât ve terbiye-i askerîyesinin noksâniyesi (eksikliği) âsârı fark olunmak lâzımdır.

Arnavudluk’un mes’ûliyeti
 Ağustos’un 31 nci günü Santi Kuranta’dan[1] beş, altı mil şark tarfında kâîn (kurulu), Kavezi Karyesi sekenesinden (köyü halkından) Tympo Loliv isminde bir şahıs, Santi Kuranta’ya gelib Arnavud Hükûmetini husûsât-ı âtiyeden (olacaklardan) haberdâr eylemişdir. On üç kişiden mürekkeb bir eşkiyâ çetesi köye gelmiş ve bu çetenin reîsi Yunan milletine mensûb Yanivançu, Kakavya cinâyetinin kendi çetesi tarafından îka’ olunduğunu (yapıldığını), Tympo’ya söylemişdir. Mûmâ-ileyh, Tympo’ya bu çete miyânında (içinde) kezâlik (bu) Yunan milletinden, fakat Arnavudluk tebasından bulunan İstefan Seriye? ve Gulasniçe? isminde iki kişiyi daha tanıtmışdır.
Arkiro Kastro Hükûmeti bu haberi alınca Kavezi Karyesi’ne hemen 30 kişilik bir jandarma müfrezesi sevk eylemişdir. İstefan Seriye’den mâ-adâ, çete efrâdı takîbât önünden firâr ederek Yunanistan hudûdundan Yunan toprağına geçmeye muvaffak oldular.
Arnavudluk Hükûmeti de Tympo Loliv’in verdiği ifâdeden ve hadise-i müteâkıbeden (olanlardan) Yunanistan Hükûmeti’ni haberdâr etmedi.
Bundan mâ-adâ 12 Eylûl’de İstefan Seriye, Arkiro Kastro Hükûmeti ltarafından tevkîf edildi. Halbuki, Bu hadise de Yunan Hükûmeti’ne ihbâr olunmadığı gibi, 17 Eylûl’de Santi Kuranta’ya gelen beynelmilel kontrol komisyonuna da bundan bahs olunmadı.

Tahkîkāt Komisyonu’nun vâsıl olduğu netîceler:
Hall olunacak mes’ele-i muattal ve giriftdir (karışık). Bunun içün çok zaman ve ihtiyât lâzımdır. Komisyon kendisine tahsîs edilen kısa müddet zarfında 27 Ağustos cinâyetinin esrâirını keşfetmeyi ümîd eyleyemez. Binaenaleyh komisyon, müterettib mes’ûlliyet (üzerine düşen sorumluluk) hakkında sarîh (net) ve kuvvetli bir rey beyân edecek vaziyetde değildir.Tahkîkatın şimdiki safhasında ancak nazar-ı dikkati bu husûsda 22 Eylûl tarihiyle muattî rapordan bast edilen (uzun uzadıya anlatılan) mütalâatla celb ile iktifâ eder (yetinir). Ma-mâfîh, hakîkate doğru yaklaşdığımız görülüyor.
Bir tarafdan Yunan Hükûmeti, Yunanistan’da cinâyâtıyla (cinâyetleriyle) meşhûr olub, zaten başı içün hükûmet tarafından mükâfat-ı nakdiye (para ödülü) vaad edilmiş olan Konstantin Memo isminde bir haydûdu yakalamışdır. Bu Memo’nun, katillerden biri olduğunu beyâna hakk kazandıracak elimizde henüz bir delîl yokdur. Fakat şâyiât (işitilenler) ve rivâyât (söylentiler) ile malûm olan mazîsi (bilinen geçmişi), bu haydûdu sû-i zann (kötü düşünce) altında bulunduruyor.
Diğer tarafdan, Arnavudluk’da şakî İstefan Seriye’nin tevkîfi, Arnavuduk Hükûmeti’nin eline ciddi bir tahkîkat esâsı vermişdir. Bu hâlden ümîd olunur ki, çetenin reisi Yani Vanço’nun derdesti bir serişte (ipucu) elde edilsin. Bu Yani Vanço’nun cinâyeti itirâf eylediğini hükûmete resmen ifâde veren bir şâhid tarafından bildirilmekdedir.
Tahkîkat komisyonu Yanya’dan hareketinden evvel Yunan Hükûmeti tarafından Memo hakkında cem’ edilen malûmâtı Arnavutluk Hükûmeti’ne ve Vanço
S/534
çetesiyle Arnavudluk Hükûmeti tarafından çete efrâdından İstefan Seriye’nin tevkîfi hakkındaki malûmâtı, Yunanistan Hükûmeti’ne tevdî etmeyi (vermeyi) cümle-i vezâifinden addeylemişdir (bütünüyle görev bilmiştir).
Fakat hakîkatın tamamıyla öğrenilmesi ediliyorsa, bu tedbîr kâfî değildir. Bir netice-i tammeye vâsıl olabilmek (eksiksiz bir sonuca ulaşabilmek) içün Yunanistan ve Arnavudluk hükûmetleri tam bir i’tilâf (uygunluk) vücûda gelmek lâzımdır.Böyle bir i’tilâf ise ancak Süferâ Konferansı’nın şiddetli bir tazyîkiyle (baskısıyla) mümkün olabilir. Binaenaleyh tahkîkat komisyonu, tahkîkatın iki hükûmetin i’tilâf hâsıl etmiş kuvây-ı adliyesi tarafından müştereken devamını te’mîn içün, Süferâ Konferansı’nın müdâhalesini sûret-i ciddiyede ricâ eder. Bundan başka hiç olmazsa bir bîtaraf mütehassıs (tarafsız bir uzman), mezkûr i’tilâfı te’mîn içün mezkûr iki hükûmet maiyetine memûr edilmelidir.
İmzâlar:
Japon mümessili    : Reis, Mîralay Şibuya
İngiltere mümessili: Binbaşı Herins
Fransa mümessili   : Kaymakam Lakomeb
İtalya mümessili     : Mîralay Beud        

İtalyan mümessili’nin beyânı:
İtalyan mümessil, bu rapor nihâyetine ifâde-i âtiyesinin ilâvesni taleb eylemişdir.
İtalyan mümessil, bu raporun hudûd-ı umûmiyesine iştirâk etmekle berâber, bu sûretle hareketi esnâsında Süferâ Komisyonu’na hadisede Yunanistan’ın mes’ûliyetini vehleten (ansızın) kendi nazarında tesbît eden mevâdı ve mücrimlerin keşfini mûdî olacak emâreleri ihtivâ eden ayrı bir rapor göndermek hakkını muhâfaza eyler.
İmzâ: İtalya mümessili Mîralay Beud.




[1] Saint George. (M. Cem)

Hiç yorum yok: