14 Temmuz 2011 Perşembe

BİR YOLCULUĞUN KISACIK HİKÂYESİ

Değerli Yanyalılar;

Haziran başında Yanya’ya yaptığım seyahatte yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istedim.

Nisan sonunda dostum, kendisine “küçük kardeşim” diye hitap ettiğim Yanya Üniversitesi Profesörlerinden Yorgos Nikolau ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Yaklaşık 1 haftayı beraber geçirdik. Bu arada Yanyalı gazeteci/siyaset adamı Yiannis Papadimitriou da geldi. Sayın İskender Özsoy’a ve duayenimiz, babamız Lütfü Karadağ’a haber verdim. Röportajlar yapıldı. Ardından ben Yanya’ya gittim. Olağanüstü bir misafirperverlik ve dostluk atmosferi içinde şunları yaşadım:

İlk sabah Yanya televizyon kanalı ITV otelimde beni ziyaret ederek röportaj yaptı ve aynı akşam yayınladı. Ertesi gün dostum Papadimitriou ile Yanya Belediye Başkanı Sayın Filippas Filios'un davetine gittik. Orada önce gazetecilerin hazır bulunduğu, sonra da gazeteciler olmadan uzun süre son derecede dostane hava içinde sohbet ettik. Başkan bana bir kitap ile Yanya Belediyesi’nin gümüş rozetini hediye etti. Ertesi gün bütün Yanya gazetelerinde bu buluşmanın haberi ve fotoğrafları yayınlandı. Yayınları takip eden pek çok kişi beni sokakta durdurup sohbet etmek istedi, bir şeyler içmeğe davet etti. Hattâ bir taksi şoförü benden para almamağa kalktı. Halkın her kesiminden büyük ilgi ve dostluk gördüm. Seyahatimin benim için en önemli kısmı Yanya Üniversitesi’nin tertiplediği bir sempozyumda konuşmacı olarak davet edilmem oldu. Ünlü ZOSIMAIA AKADEMİ’de kalabalık bir Yanyalı akademisyenler ve halk topluluğuna hitap ettim. Ailemden ve Yanya sevgimden bahsettim. Dostluğu gerçekleştirmemizin önemine değindim. Çok olumlu karşılık aldım. Bir akşam Arslan Paşa ailesinden olan, Yanya’nın en zengin ailelerinden birinin yaşlı ama dinamik reisi olan ZAMOS METKO BEY’in özel davetine uyarak bambaşka bir sohbete katıldım. Burada beni gururlandıran olaylar ise sadece aldığım davetler ve gördüğüm misafirperverlik ve dostluk değildir. “Yanya’nın Gözyaşları” isimli kitabımın Yunanca’ya çevirilmesine karar vermişler. Tabii ki izin verdim ve heyecanla bekliyorum. Bunun için çalışan başta YIANNIS PAPADIMITRIOU, editör PANOS VADALOUKAS ve kitabı okuyup çok beğenen ve mutlaka tercüme edilmesi gerekir diyen, hattâ beni arayarak Yunanca baskının ön sözünü yazmak istediğini söyleyen Prof. EMILIA THEMOPOULOU’ya bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu güzellikler yanında beni müthiş heyecanlandıran iki ziyaretten bahsetmeden geçemeyeceğim: BİZANİ müstahkem mevkileri ve EMİN AĞA HAN. Bu iki mahalde göz yaşlarımı tutamadığımı tahmin etmelisiniz. Son olarak Y. Papadimitriou beni ARTA’ya götürdü ve orada yazar DİMİTRİS VLAHOPANOS ile tanıştırdı. Sayın VLAHOPANOS bana KOMMENO POTAMI isimli romanını ve TON EROTA KAI TON MNTON adlı şiir kitabını hediye etti. Sonuç olarak söyleyeceğim şudur: Bir haftalık fırtına gibi geçen seyahatimin sonunda bir TURKOYANYOTIS olmanın dayanılmaz keyfini yaşadım, yaşattılar. MUTLUYUM !

Hiç yorum yok: